30 Haziran 2010 Çarşamba

2. GÜNE DEVAM : BERNİNA - PIEVE DI LIVINALLONGO


Bernina ve Stelvio Geçitleri arasında geniş bir doğal park ve içinden geçen dağ yolu olunca bize oradan geçmek düşüyor :) Bernina Pass' ten sonra 2000 m' nin altına hiç düşmeden yaklaşık 8 km ilerleyip Forcola di Livigno' dan (2291 m) evlerinin balkonlarından petunyalar sarkan güzel İtalya' ya giriyoruz. Güneydoğuya yönelip bizi Bormio' ya ulaştıracak olan Livigno' ya kadar rakım 1800 m' nin altına inmediğinden ağaçsız bir yalınlığın içinden gidiyoruz. Bu muazzam hissi Passo di Rolle' nin ve Grossglockner' in tepelerinde de hissetmiş olduğumu hatırlıyorum.



Bormio' yu geride bırakıyoruz ve Alplerin en yüksek ikinci geçidi olan Passo di Stelvio' ya (2757 m) yöneliyoruz. En yüksek geçit ise 2770 m rakımlı ve henüz geçmediğimiz Fransa' daki Col de l'Iseran. Gelmeden önce Stelvio yolunun sayısız fotoğrafına bakmış ve bir iki motosiklet sürücüsünün kafa kamerasına çektiği görüntüyü izlemiştim. Gerçekten merak ediyordum hairpinleriyle ünlü bu yolu. Daha başlarken yolun ne kadar şenlikli olacağı belli olmuştu. Onlarca spor araba, sayamayacağım kadar çok motosiklet, bisiklet, karavan, binek araçla sanki herkes Stelvio' ya çıkıyordu. Etraftaki muazzam doğal güzelliklere mi bakayım yoksa spor arabalara mı? Adeta harikalar diyarındaki Alice oldum! Yol gerçekten çok dar, hairpinlerin döndüğü yerleri açmamışlar, tam 180 derece dönüyorlar ve eğim çok yüksek; trafik de cabası. Hele 2-3 tane daracık tünel var ki sadece tek arabanın geçebileceği genişlikle, karşıdan gelen biri varsa durmak zorundayız, çünkü önümüzde bir araba durmuştur mutlaka...Tünellerin aydınlatılmamış olduğunu ve asfaltın erimiş kar sularından ıslak ve dolayısıyla zeminin kaygan olduğunu söylemeyi unutmamalıyım! Böyle böyle giderken yol birden düzleşiyor ve " Evet, geldik!" diyorum. Ama nerdeee! kısa bir düz tırmanıştan sonra sayısız keskin viraj yeniden başlıyor. Şaka değil bizim çıktığımız güney yamacında tam 34 tane hairpin var ve hepsi daracık! Neyse ki sevgili kocam yapmakta olduğu yoldan büyük bir zevk alarak ve bizi "gülen suratlar" ifadesiyle motordan indiriyor ve 2757 m rakımlı Stelvio Pass' in tepesine ulaştırıyor. Burası şenlik yeri gibi... Kendimi bir adet Passo di Stelvio iğnesi alarak ödüllendiriyorum ve onu törenle Grossglockner (2504 m) iğnemin altındaki yerine takıyoruz. Burada biraz vakit geçirdikten sonra yeniden yola koyuluyoruz çünkü önümüzdeki yol hala uzun:)

Kuzey yamacından inişte hepsi işaretlenmiş tam 48 tane dar hairpin var. 915 m rakımlı Prad' a inene kadar 26 km içinde 1842 m irtifa kaybediyoruz. Maksimim eğim %12. Hem çıkarken, hem de inerken basınç farkını kulaklarımda hissediyorum.
Prad' dan doğuya dönerek sırasıyla Merano ve Bolzano' yu arkamızda bırakıyoruz. Gözlerimizin alışık olduğu Dolomitler coğrafyası başlıyor. Otelimize ulaşabilmek için sırasıyla Passo Nigra' dan (1688 m), Passo Costalunga' dan (1753 m) ve Passo Pordoi' den (2239 m) geçip Arabba kentine iniyoruz. Nigra ve Costalunga geçitleri nisbeten alçak olduğu için sık bir orman içinden gidiyoruz. Pastoral resimlerin ilham aldığı ufak köylerden geçerken sağda solda otlayan inekler bize lezzetli Alp sütünün ve peynirlerinin kaynağını cömertçe gösteriyorlar. Taylarını emziren anne atlar ve otlarını biçen köylüler.... Huzurun kokusunu içime çekiyorum derin derin...
Ve Arabba' dan doğuya, Cortina d'Ampezzo tarafına yönelip her seferinde içtenlikle karşılandığımız ve hevesle gittiğimiz otelimiz Cesa Padon' a varıyoruz.

2. GÜN : TIEFENCASTEL - BERNINA PASS


Dün sabahki gecikme rotamızı değiştirmemize sebep olmuştu. Bunun ikinci güne de yansıması kaçınılmaz oldu. Orijinal planımıza göre ilk gün Landeck' ten hemen sonra güneye yönelecek ve çok ünlü Stelvio Pass geçişini yaptıktan sonra kuzeye yönelip Umbrail Pass' i (2501 m) aşarak Val Müstair' e gelecektik ve sonrasında dün geçtiğimiz yolların aynısını yaparak Tiefencastel' e ulaşacaktık. Ve ikinci gün Tiefencastel' den başlayacak olan yolumuz bizi Jülier Pass üzerinden Silvaplana' ya ulaştıracak, oradan güneybatı yönündeki Maloja Pass' i (1815 m) geçtikten sonra Chiavenna' ya ulaşacaktık. Buradan Kuzey-Kuzeydoğu yönüne dönüp Splügen Pass (2113 m) geçişini yaptıktan sonra Thusis' ten doğuya Tiefencastel' e yönelecektik ve Albula Pass' ten (2315 m) geçip yolumuza öyle devam edecektik. Ama bunları bir sonraki sefere bırakıp dün yapamadığımız Stelvio Pass geçişini yapmaya karar verdik ve rotamızı buna göre modifiye ettik.

Otelimizdeki tatminkar kahvaltının ardından karşıdaki marketten su ve muz takviyesi yapıp Jülier Pass (2284 m) yönüne doğru yola koyulduk. Karşımıza çıkan ilk büyükce kasaba olan Cunter' i bir dahaki sefere kalınabilecek üs olarak aklımıza yazdık. Jülier Pass yolu yumuşak bir yükselişi olan oldukça keyifli ve çok güzel manzaraların olduğu bir yol. İtalyan geçitlerinin aksine İsviçredeki geçitlerde çok az sayıda hairpin türü viraj var. Jülier Pass' in tepe noktasından 1800 m' deki Silvaplana' ya iniş 7 km. Geçtiğimiz kasabaların hepsi birbirinden güzel ama Silvaplana içindeki iki boğumlu kocaman gölüyle hepsinden ayrı güzel. Şahit olduğum o güzellik karşısında dünyadaki tezatlar aklıma gelince gözlerimden akan iki damla yaşı engelleyemedim.

Hemen 6 km ötedeki dünyaca ünlü kayak merkezi St. Moritz' den bahsetmemek olmaz. Tüm şehrin içini dolaştık ve dünya jet sosyetesinin nasıl yaşadığını gördük. Ben almayım...

Pontresina yönüne dönerek Bernina Pass (2328 m) geçişini yapmak üzere yola koyulduk. Yol boyunca UNESCO Dünya Mirası listesinde olan RHAETIAN Demiryolu' nun Bernina hattı bize eşlik ediyor. Thusis ve Tirano kentlerini birbirine bağlayan demiryolunun Albula hattı 1903 yılında, St. Moritz-Tirano arasındaki Bernina hattı ise 1910 yılında tamamlanmış ve her iki hat da yüksek Alp coğrafyasının taa o zamanlar ulaşıma nasıl açıldığını gösteriyor. Geçtiği güzergah o kadar güzel manzaralarla dolu ki yaz-kış bu hatta seyahat eden sayısız turist var. http://www.rhb.ch/UNESCO-World-Heritage.1060.0.html?&L=4

Montebello' nun keskin virajlarını bir bir ardımızda bırakırken sağımda Morteratsch Buzulunu, solumda kırmızı Bernina Express' i görüyorum.

1. GÜN : MÜNİH - TIEFENCASTEL

Kiraladığımız 1200GS' in arka çantasıyla ilgili bir problem çıkınca onu halledip yola koyulabilmemiz 3 saat gecikmeyle oldu:( İnce ince planlanmış rotamızı ufak bir modifikasyonla tamamlamak zorunda kaldık.








Otoyol kullanmayıp Almanya kırsalında yol alarak, uzun zamandır görmek istediğim Garmisch-Partenkirchen' in sadece içinden geçebilerek ve önce Iamt' ı sonra da Landeck' i ardımızda bırakarak Münster' den İsviçre' ye girdik. Daha önceki gezilerimizden birinde planlamış olmamıza rağmen hava muhalefeti nedeniyle İsviçre' ye geçememiştik. Bu sefer sadece 1 gece kalmayı planladığımız bu ülkeyi bu kadar beğeneceğimi tahmin etmiyordum. Avusturya' nın, Almanya' nın, Kuzey İtalya' nın ve biraz da Slovenya' nın dağ yollarında gezdik ama İsviçre bir başka hikaye. Münster' den Ofen Pass' e kadar İsviçrenin en güzel vadilerinden birisi olan aynı zamanda Ulusal Doğal Park olan Müstair vadisinin hem doğal güzellikleri hem de sevimli köyleri gerçekten görülmeye değer. Bu bölge aynı zamanda UNESCO - MAB Biosfer Rezervleri listesinde yer almakta. http://www.unesco.org/mabdb/br/brdir/directory/biores.asp?mode=all&code=SWI+01
Zamanımız kısıtlı olduğu için ne yazık ki fotoğraf çekmek için durmaya fırsatımız olmadı. Buraya tekrar gelmemiz lazım:) Sınır geçişinden sonra 70 kilometre içinde Ofen Pass' ı (2149 m) geçip Zernez' e (1475 m) indik ve Flüela Pass' ı (2383 m) aşıp Davos' a ulaştık. Bir gayret son 35 kilometreyi de kat edip saat 20:30 gibi Tiefencastel' deki otelimize ulaştık.

Hotel Albula & Julier http://www.albula-tiefencastel.com/ son derece temiz ve yeterince konforluydu. Hızlı bir duştan sonra saat 9' a 5 kala otelin restoranına indik. Mutfak saat 9' da kapanıyormuş ve ondan sonra sadece aperatif yemekler hazırlayabiliyorlarmış. Kremalı mısır çorbası o yorgunluğun üstüne ilaç gibi geldi. Kısa bir yürüyüşün ardından yorgun kemiklerimizi dinlendirmek üzere odamıza çıktık. Yatağın dikkat çekici derecede yumuşak olduğunu ancak sabah fark edebildim çünkü kafam daha yastığa varmadan uyumuşum!