Bernina ve Stelvio Geçitleri arasında geniş bir doğal park ve içinden geçen dağ yolu olunca bize oradan geçmek düşüyor :) Bernina Pass' ten sonra 2000 m' nin altına hiç düşmeden yaklaşık 8 km ilerleyip Forcola di Livigno' dan (2291 m) evlerinin balkonlarından petunyalar sarkan güzel İtalya' ya giriyoruz. Güneydoğuya yönelip bizi Bormio' ya ulaştıracak olan Livigno' ya kadar rakım 1800 m' nin altına inmediğinden ağaçsız bir yalınlığın içinden gidiyoruz. Bu muazzam hissi Passo di Rolle' nin ve Grossglockner' in tepelerinde de hissetmiş olduğumu hatırlıyorum.
Bormio' yu geride bırakıyoruz ve Alplerin en yüksek ikinci geçidi olan Passo di Stelvio' ya (2757 m) yöneliyoruz. En yüksek geçit ise 2770 m rakımlı ve henüz geçmediğimiz Fransa' daki Col de l'Iseran. Gelmeden önce Stelvio yolunun sayısız fotoğrafına bakmış ve bir iki motosiklet sürücüsünün kafa kamerasına çektiği görüntüyü izlemiştim. Gerçekten merak ediyordum hairpinleriyle ünlü bu yolu. Daha başlarken yolun ne kadar şenlikli olacağı belli olmuştu. Onlarca spor araba, sayamayacağım kadar çok motosiklet, bisiklet, karavan, binek araçla sanki herkes Stelvio' ya çıkıyordu. Etraftaki muazzam doğal güzelliklere mi bakayım yoksa spor arabalara mı? Adeta harikalar diyarındaki Alice oldum! Yol gerçekten çok dar, hairpinlerin döndüğü yerleri açmamışlar, tam 180 derece dönüyorlar ve eğim çok yüksek; trafik de cabası. Hele 2-3 tane daracık tünel var ki sadece tek arabanın geçebileceği genişlikle, karşıdan gelen biri varsa durmak zorundayız, çünkü önümüzde bir araba durmuştur mutlaka...Tünellerin aydınlatılmamış olduğunu ve asfaltın erimiş kar sularından ıslak ve dolayısıyla zeminin kaygan olduğunu söylemeyi unutmamalıyım! Böyle böyle giderken yol birden düzleşiyor ve " Evet, geldik!" diyorum. Ama nerdeee! kısa bir düz tırmanıştan sonra sayısız keskin viraj yeniden başlıyor. Şaka değil bizim çıktığımız güney yamacında tam 34 tane hairpin var ve hepsi daracık! Neyse ki sevgili kocam yapmakta olduğu yoldan büyük bir zevk alarak ve bizi "gülen suratlar" ifadesiyle motordan indiriyor ve 2757 m rakımlı Stelvio Pass' in tepesine ulaştırıyor. Burası şenlik yeri gibi... Kendimi bir adet Passo di Stelvio iğnesi alarak ödüllendiriyorum ve onu törenle Grossglockner (2504 m) iğnemin altındaki yerine takıyoruz. Burada biraz vakit geçirdikten sonra yeniden yola koyuluyoruz çünkü önümüzdeki yol hala uzun:)
Kuzey yamacından inişte hepsi işaretlenmiş tam 48 tane dar hairpin var. 915 m rakımlı Prad' a inene kadar 26 km içinde 1842 m irtifa kaybediyoruz. Maksimim eğim %12. Hem çıkarken, hem de inerken basınç farkını kulaklarımda hissediyorum.
Prad' dan doğuya dönerek sırasıyla Merano ve Bolzano' yu arkamızda bırakıyoruz. Gözlerimizin alışık olduğu Dolomitler coğrafyası başlıyor. Otelimize ulaşabilmek için sırasıyla Passo Nigra' dan (1688 m), Passo Costalunga' dan (1753 m) ve Passo Pordoi' den (2239 m) geçip Arabba kentine iniyoruz. Nigra ve Costalunga geçitleri nisbeten alçak olduğu için sık bir orman içinden gidiyoruz. Pastoral resimlerin ilham aldığı ufak köylerden geçerken sağda solda otlayan inekler bize lezzetli Alp sütünün ve peynirlerinin kaynağını cömertçe gösteriyorlar. Taylarını emziren anne atlar ve otlarını biçen köylüler.... Huzurun kokusunu içime çekiyorum derin derin...
Ve Arabba' dan doğuya, Cortina d'Ampezzo tarafına yönelip her seferinde içtenlikle karşılandığımız ve hevesle gittiğimiz otelimiz Cesa Padon' a varıyoruz.