Maçı izleyebildik, 95-77 galip geldik, Dolcet restoranın sevimli garsonu benim için pirinç lapası çorbası yaptırdı, güzel bir uykunun ardından sağlığıma %100 kavuşmuş olarak uyandım, hava şahane ve biz bu gezideki ikinci konaklama merkezimiz olan Bielsa' ya doğru yola çıkmak için hazırız. Tabii ki iki kent arasındaki en kısa yol bizim izleyeceğimiz yol değil:)
Bu sabah da Alas' tan La Seu d'Urgell yönüne dönüyoruz, kasabayı geçiyoruz ve Ribera d'Urgallet' e kadar yaklaşık 12 km N-260' ta gidiyoruz. Burada bizi güneye taşıyacak olan C-14' e sapıyoruz. Coll de Nargo' ya varana kadar Segre vadisinde hızla yol alıyoruz. Yolun başındayken uzakta gördüğümüz dağlara iyice yaklaştık. Ama yaklaşmak yeterli değil, içine girmemiz lazım ve bunun için sola L-511' e dönüyoruz. Kısa bir süre Coll de Nargo' nun verimli tarlalarının arasından geçtikten sonra muazzam dağ yolu ve orman başlıyor. Her türlü virajın olduğu ve her virajın birbirinden güzel manzaralar sunduğu yolda bizden başka kimsecikler yok. Zaten Pireneler' deki seyrek trafik dikkatimizi çekiyor, Alplerle kıyaslandığında o kadar tenha ki, bu durum ayrı bir keyif veriyor bize. Tırmanış Coll de Boixols' de (1380 m) sonlanıyor. Manzaranın tadını çıkarmak ve biraz fotoğraf çekmek için duruyoruz.
O da ne? Motorun sesi kulaklarımda gürlüyor, motoru sımsıkı kavrama ihtiyacı hissediyorum... Yaşasın!!! Anlaşılan sevgili kocam bu güzel inişi benim o çok sevdiğim sportif tarzda yapmaya karar veriyor. Zevkten 4 değil 4x4 köşe olmuş şekilde sürüşün tadını çıkarıyorum. Isona' ya ulaşan düzlüğe geldiğimizde bana bu kadar cömert davranan hayata ortama uygun dilde "Gracias a la vida, que me ha dado tanto" şarkısıyla teşekkür ediyorum.
C1412 bizi Tremp' e, C-13 ise kahve molası vereceğimiz La Pobla de Segur' a ulaştırıyor. Yolun başında, sağımızdaki ağzına kadar dolu bir baraj gölünde maviyle yeşil birbirine karışmış. Şehir merkezinde ılık güneşin tadını çıkararak kahve molası veriyor ve biraz dinleniyoruz.
Sağa dönüyoruz, N-260 bizi Sort' a götürecek. Noguera Pallaresa nehri yolun kenarından akıyor. Su zengini bir bölgedeyiz, bir nehrin eşlik etmediği yol yok. Hızlı, akışkan yol bizi Sort' a ulaştırıyor. Burada kuzeye giden yol C-13 adını alıyor ve bizi öğlen yemeğini yiyeceğimiz Aigüestores y Estany de Sant Maurici Ulusal Parkının eteğindeki kayak merkezi Espot' a götürüyor. http://reddeparquesnacionales.mma.es/en/parques/aiguestortes/index.htm
Kışın cıvıl cıvıl olduğu anlaşılan Espot' ta yemek tercihimizi nehirden tutulmuş alabalıktan yana kullanıyoruz. Bir porsiyonda 2 tane balık var ve bu lezzetli tabak fazlasıyla doyurucu. Meydanda tek başına dolaşan bu devasa St. Bernard 2004 yılının Kasım ayında kaybettiğim canım oğlumun anısıyla gözlerimi yaşartıyor.
C13 yerini C-28' e bırakıyor ve biz Aran vadisi içinde ilerliyoruz. Pireneler coğrafyasına vadiler hakim, yollar ve yerleşimler vadilere kurulmuş. Yaklaşık Aneu' dan itibaren yol birden muhteşem bir pass yolu halini alıyor, durmadan yükseliyoruz, her virajda biraz daha, neredeyse dağların zirvelerinde süzülen Pirenelerin Altın Kartallarına kadar. Puerto de la Bonaigua' da (2072 m) park halinde bir sürü motor ve IMT minibüsünü görünce burada kahve molası veriyoruz. IMT bizimle aynı tarihlerde aynı bölgede tur düzenlemiş, gene de karşılaşmamız büyük tesadüf.
C13 yerini C-28' e bırakıyor ve biz Aran vadisi içinde ilerliyoruz. Pireneler coğrafyasına vadiler hakim, yollar ve yerleşimler vadilere kurulmuş. Yaklaşık Aneu' dan itibaren yol birden muhteşem bir pass yolu halini alıyor, durmadan yükseliyoruz, her virajda biraz daha, neredeyse dağların zirvelerinde süzülen Pirenelerin Altın Kartallarına kadar. Puerto de la Bonaigua' da (2072 m) park halinde bir sürü motor ve IMT minibüsünü görünce burada kahve molası veriyoruz. IMT bizimle aynı tarihlerde aynı bölgede tur düzenlemiş, gene de karşılaşmamız büyük tesadüf.
Vielha' ya kadar olan iniş de çıkış kadar keyifli. Sağa dönüyoruz ve N-230' da Bossot' a kadar yaklaşık 800 m rakımda süzülüyoruz. Hala Aran vadisindeyiz. Burada birden hairpinler başlıyor ve Col du Portillon' a (1293 m) yani Fransa sınırına kadar tırmanış var. Manzara muhteşem, Altın Kartallar zirvelerde daireler çiziyor. Burada kısa bir mola daha veriyoruz. Birer krep yiyiyor ve lezzetli Fransız kahvesi içiyoruz. İspanya' daki kahveler damak tadımıza pek uymadı, Fransa' ya her geçtiğimizde kahve fırsatını değerlendiriyorum. Dükkanın sahibi elimize oyuncaklar tutuşturuyor, hepsi zihni-sinir projeleri, yap yapabilirsen; hırs yapmış halimize gülüyoruz. IMT motorcuları bu sefer bizim ardımızdan Portillon' a geliyor ve mola veriyorlar. Biraz laflayıp vedalaşıyoruz, yolumuz az kaldı ve yağmur bulutları toplanıyor.
D618 bize sırasıyla Bagneres-de-Luchon' u ve (kasabayı bir konaklama merkezi olarak kafama not ediyorum) Col de Peyresourde' u (1569 m) aşırtarak Arreau' ya getiriyor. Ormanlık yol ve kasabalar güzel. Güneydeki Bielsa' ya ulaşabilmek için sola, D929' a dönüyoruz. Artık Parc National des Pyrenees http://www.parc-pyrenees.com/ içindeyiz. Yüksele yüksele Aragnouet' e kadar geliyoruz. Burada 10 dakika gidiş, 10 dakika geliş yönünde çalıştırılan 3 km uzunluğunda bir Tünel Fransa - İspanya sınırını oluşturuyor. Yeşil ışık yanınca tünele giriyoruz ve 1976 yılında açılmış olan tünel bizi İspanya' ya taşıyor. Yaklaşık 20 km boyunca dağ silsilelerinin içinde ve gidiyoruz ve sağnak yağmur altında Bielsa' ya ulaşıyoruz.