Dün sabahki gecikme rotamızı değiştirmemize sebep olmuştu. Bunun ikinci güne de yansıması kaçınılmaz oldu. Orijinal planımıza göre ilk gün Landeck' ten hemen sonra güneye yönelecek ve çok ünlü Stelvio Pass geçişini yaptıktan sonra kuzeye yönelip Umbrail Pass' i (2501 m) aşarak Val Müstair' e gelecektik ve sonrasında dün geçtiğimiz yolların aynısını yaparak Tiefencastel' e ulaşacaktık. Ve ikinci gün Tiefencastel' den başlayacak olan yolumuz bizi Jülier Pass üzerinden Silvaplana' ya ulaştıracak, oradan güneybatı yönündeki Maloja Pass' i (1815 m) geçtikten sonra Chiavenna' ya ulaşacaktık. Buradan Kuzey-Kuzeydoğu yönüne dönüp Splügen Pass (2113 m) geçişini yaptıktan sonra Thusis' ten doğuya Tiefencastel' e yönelecektik ve Albula Pass' ten (2315 m) geçip yolumuza öyle devam edecektik. Ama bunları bir sonraki sefere bırakıp dün yapamadığımız Stelvio Pass geçişini yapmaya karar verdik ve rotamızı buna göre modifiye ettik.
Otelimizdeki tatminkar kahvaltının ardından karşıdaki marketten su ve muz takviyesi yapıp Jülier Pass (2284 m) yönüne doğru yola koyulduk. Karşımıza çıkan ilk büyükce kasaba olan Cunter' i bir dahaki sefere kalınabilecek üs olarak aklımıza yazdık. Jülier Pass yolu yumuşak bir yükselişi olan oldukça keyifli ve çok güzel manzaraların olduğu bir yol. İtalyan geçitlerinin aksine İsviçredeki geçitlerde çok az sayıda hairpin türü viraj var. Jülier Pass' in tepe noktasından 1800 m' deki Silvaplana' ya iniş 7 km. Geçtiğimiz kasabaların hepsi birbirinden güzel ama Silvaplana içindeki iki boğumlu kocaman gölüyle hepsinden ayrı güzel. Şahit olduğum o güzellik karşısında dünyadaki tezatlar aklıma gelince gözlerimden akan iki damla yaşı engelleyemedim.
Hemen 6 km ötedeki dünyaca ünlü kayak merkezi St. Moritz' den bahsetmemek olmaz. Tüm şehrin içini dolaştık ve dünya jet sosyetesinin nasıl yaşadığını gördük. Ben almayım...
Pontresina yönüne dönerek Bernina Pass (2328 m) geçişini yapmak üzere yola koyulduk. Yol boyunca UNESCO Dünya Mirası listesinde olan RHAETIAN Demiryolu' nun Bernina hattı bize eşlik ediyor. Thusis ve Tirano kentlerini birbirine bağlayan demiryolunun Albula hattı 1903 yılında, St. Moritz-Tirano arasındaki Bernina hattı ise 1910 yılında tamamlanmış ve her iki hat da yüksek Alp coğrafyasının taa o zamanlar ulaşıma nasıl açıldığını gösteriyor. Geçtiği güzergah o kadar güzel manzaralarla dolu ki yaz-kış bu hatta seyahat eden sayısız turist var. http://www.rhb.ch/UNESCO-World-Heritage.1060.0.html?&L=4
Montebello' nun keskin virajlarını bir bir ardımızda bırakırken sağımda Morteratsch Buzulunu, solumda kırmızı Bernina Express' i görüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder