Bütün gece aralıklarla yağmur yağdı. Bielsa sabahı ıslak orman kokusu ve tertemiz bir havayla karşıladı bizi. Gökyüzü tamamen bulutlarla kaplı ve hava raporuna göre bugün yağışlı geçecek. Ainsa' ya kadar olan yaklaşık 30 km' lik yol sabahleyin çok güzel bir ısınma imkanı sağlıyor. Ainsa' dan sağa dönüyoruz ve gene N-260' tayız. N-260 önce kuzeybatıya sonra kuzeye yönleniyor ve kahve molası için durduğumuz Broto' ya geldiğimizde, Bielsa' dan çıktığımızdan beri Ordesa y Monte Perdido Ulusal Parkının doğusundan batısına güneyli bir yarım daire çizmiş oluyoruz. Buraya çok yakın olan Torla' ya uğruyoruz çünkü gezimizin ikinci konaklama merkezi olarak önce orayı belirlemiştik ama sevgili kocamın yaptığı rotalar için daha merkezi olduğundan tercihimizi bu sefer için Bielsa' dan yana kullanmıştık. Bielsa parkın doğusunda, Torla ise batısında ama parkın içinden yol geçmediği için iki kasaba birbirine bağlı değil. Torla gerçekten müthiş bir yer, bir dahaki sefere burada kalacağız. http://reddeparquesnacionales.mma.es/parques/ordesa/index.htm
Puerto de Cotefabio' yu (1423 m) ardımızda bırakarak Biescas' a ulaşıyoruz ve A-136 üzerinde kuzeye yönelip Fransız Pirenelerine doğru gitmeye başlıyoruz. İşte o anda sağnak yağmur başlıyor. Göller, devasa dağlar ve dimdik duvarlar; tırmanış İspanya - Fransa sınırı olan El Portalet' e (1794 m) kadar devam ediyor. Yükseldikçe hava soğuyor, bulutlar alçalmış zaman zaman içlerinden gidiyoruz, eldivenlerim su geçirdi; ellerim suyun içinde donuyor ve üşümeye başlıyorum. Ama ortam o kadar güzel, doğanın bu yüzü de tüm yüzleri gibi o kadar büyülü ki, bir saniye için bile şikayet etmiyorum ve yaşamakta olduğum bu özel anların tadını çıkarıyorum. Tulumum hiç su geçirmemesine rağmen su içindeki ellerimden dolayı kendimi ıslak ve soğuk hissediyorum, bu hissi Saroz dalışlarından tanıyorum:) İki gün önceki deneyimimizden Fransa yollarının kalitesi hakkında şüphelerim vardı. Bu yollar şüphelerimi yersiz çıkardı. Tour de France 2010 buralardan geçmiş, dolayısıyla yolları daha yeni elden geçirmişler. El Portalet' i geçer geçmez Parc Nacional des Pyrenees' in içine giriyoruz ve muazzam doğa bize yağmurlu yüzünü cömertçe sergiliyor. Öğlen yemeğini yemek için Laruns' daki pizzacıda duruyoruz ve bol peynirli ve domates soslu spagettiden aldığımız karbonhidrat içimizi ısıtıyor. Burası çok hoş bir kasaba, kahvesi çok lezzetli ve hala yağmur yağıyor.
Yeterince dinlendiğimize karar verince bölgenin özellikle bisikletçiler için çok önem taşıyan geçitlerine doğru yola çıktık. Belli ki yağmur bizi gün boyu yalnız bırakmayacak. Daha önce bu kadar uzun süreli yağmur seyri yapmamıştım; bunu büyük bir fırsat olarak görüyor ve seviniyorum:)
Önümüzde ilk olarak Col d'Aubisque (1709 m) var. Ger zirvesinin kuzey yamacına kurulmuş olan D918 Laruns' dan hemen sonra hairpinleriyle ve keskin virajlarıyla bize 18 kilometrede 1200 metre irtifa kazandırıyor. Yükseldikçe yağmur bulutları aşağıda kalıyor ve yağmur diniyor. Burayı o kadar beğeniyorum ki Grossglöckner ve Passo di Stelvio iğnelerimin yanına bir tane Col d'Aubisque iğnesi takıyorum. Birazdan bulutların içinden geçerek inişe başlayacağız:)
Kazandığımız 1200 metre irtifayı Argeles-Gazost' a kadar olan 30 kilometrede yumuşak yumuşak kaybediyoruz. İçinden geçmekte olduğumuz bulutlar aralandıkça sağımızdaki duvarların ve solumuzdaki uçurumun ne kadar dik olduğunu görüyorum. Açık havada seyrine doyum olmazdı bu yolun...D921 bizi Luz-Saint-Sauveour vadisinin doğal güzelliğinde güneye götürüyor. Kasabaya geldiğimizde sola dönüyoruz ve D918' de tırmanış başlıyor. Her yönde Pirenelerin yüksek zirvelerini görüyoruz çünkü hava açtı:) Asfaltın üzerine yarışlara katılan bisikletçilerin adları yazılmış. Yol kenarındaki tabelelar kaç kilometre boyunca yüzde kaç eğim olduğunu yazarak bisikletçilere rehberlik ediyorlar. Biz bir tabeladan diğerine dakikalar içinde giderken bisikletçileri düşünüyorum ve bacaklarım sızlıyor. Bu tırmanışları kas gücüyle yapanlar gerçekten muazzam işler başarıyorlar. Ve nihayet meşhur Col du Tourmalet' deyiz (2115 m). Çok ama çok güzel bir yer, Pirene kartalları tepemizde daireler çiziyorlar. Burada bir kahve molası vermeli...
Şelaleleri, gölleri ve küçük köyleri ardımızda bırakarak 17 kilometrede 1250 m alçalıyoruz ve Col d'Aspin (1489 m)' den geçmek üzere D918' de sağa dönüyoruz. Orman içindeki yumuşak yükselişte vadide peşpeşe kurulmuş çok sayıda sevimli küçük yerleşimler var. Tepeye gelirken sağımda küçük bir göl görüyorum. Bol virajlı yol bizi Arreau' ya getiriyor. Hmm, dün akşamüzeri de buradaydık! Demek ki güneye yöneleceğiz ve Aragnouet' deki Bielsa tüneli bizi 45 kilometre ötedeki otelimize taşıyacak.
Bugün bütün günümüzü Parc National des Pyrenees' in yollarında, genellikle sağnak yağmur altında, bazen bulutların içinde, bazense üzerinde, ulu dağların tarifsiz güzelliklerinde ve en önemlisi büyük bir mutlulukla geçirdik. Bielsa' ya yaklaşırken güneyden açılan gökyüzü yarın beklenen daha ılımlı hava koşullarının habercisi gibi.
Şelaleleri, gölleri ve küçük köyleri ardımızda bırakarak 17 kilometrede 1250 m alçalıyoruz ve Col d'Aspin (1489 m)' den geçmek üzere D918' de sağa dönüyoruz. Orman içindeki yumuşak yükselişte vadide peşpeşe kurulmuş çok sayıda sevimli küçük yerleşimler var. Tepeye gelirken sağımda küçük bir göl görüyorum. Bol virajlı yol bizi Arreau' ya getiriyor. Hmm, dün akşamüzeri de buradaydık! Demek ki güneye yöneleceğiz ve Aragnouet' deki Bielsa tüneli bizi 45 kilometre ötedeki otelimize taşıyacak.
Bugün bütün günümüzü Parc National des Pyrenees' in yollarında, genellikle sağnak yağmur altında, bazen bulutların içinde, bazense üzerinde, ulu dağların tarifsiz güzelliklerinde ve en önemlisi büyük bir mutlulukla geçirdik. Bielsa' ya yaklaşırken güneyden açılan gökyüzü yarın beklenen daha ılımlı hava koşullarının habercisi gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder